Anadolu Medeniyetlerinin Anadolu’nun kalbindeki en önemli sitesi; Çatalhöyük!

NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki “Anadolu Medeniyetlerinin Anadolu'nun kalbindeki en önemli sitesi; Çatalhöyük” başlıklı yazısı;

Neolitik Site Çatalhöyük, Konya’nın Çumra İlçesinde bulunuyor ve 1958 yılında İngiliz arkeolog James Mellaart tarafından keşfedildi.

Çatalhöyük Neolitik Sitesi iyi korunmuş bir proto-kent yerleşimidir ve Neolitik çağın eşsiz bir örneğini sunmaktadır.

Site, büyük ölçüde eşitlikçi ilkelere dayanan kentsel yaşamın kilometre taşı olarak kabul ediliyor.

Neolitik sitede iki höyük bulunmaktadır ve Doğu Höyüğünde duvar resimleri, kabartmalar, sembolik ve sanatsal özellikler ve Anadolu’nun ilk Ana Tanrıçası Kibele’nin heykellerinin yer aldığı M.Ö. 7400 ile 6200 yılları arasında on sekiz Neolitik yerleşim düzeyi bulunmaktadır. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme ait kültürel özellikler göstermektedir.

Anadolu Medeniyetlerinin Anadolu'nun kalbindeki en önemli sitesi; Çatalhöyük!

Çatal Höyüğün tarihi ve arkeolojik bilgileri arkeolojide önemli bir metod olan Stil Kritiği ile yapılmış Karbon 14 metodu ile de doğrulanmıştır. Çatalhöyük’ün nüfusunun en fazla sekiz ya da on bin kişi olduğu tahmin edilmektedir, ancak nüfus muhtemelen topluluğun tarihine göre değişiklik göstermiştir ve sakinleri birbirine yaslanmış dikdörtgen sıvalı kerpiç evlerde yaşamaktadır ve sakinler bu evlere Çatıda bir merdiven vardı ve çatılar aynı zamanda yazları uyumak, oturmak veya çalışmak için platformlar işlevi de görüyordu.

Çatalhöyük sakinlerinin inancında kesin bir fikir birliği yoktur ancak Çatalhöyük’ün Oturan Kadını Kibele,  Anadolu’nun Ana Tanrıçası olarak bilinir, Kibele’nin de Çatalhöyük’ün ana tanrıçası olduğuna inanılır. Kibele’nin yanı sıra kil ve taştan tanrı ve tanrıça olabilecek heykelcikler yapmışlar, bazı evlerin duvarlarına boğa kafaları yerleştirmişler ve canlı kafalara benzeyecek şekilde sıvayla kaplamışlardır. Bu evlerin aynı zamanda birer ibadet mekanı olduğu da düşünülüyor.

Çatalhöyük’ün bir şehre dönüşümünün 7. ve 11. katmanlarla gerçekleştiği konusunda uzmanlar arasında görüş birliği vardır.

Çatalhöyük’te duvar resimleri en erken 10’ncu tabakada bulunmuştur.

Çatalhöyük’de bu kadar fazla tabakanın olması tamamen bölgenin insan yaşamına ve yaşam koşullarını sağlayacak doğal imkanların elverişli olmasına bağlanıyor ve Çatalhöyük kadar önemli olan Konya Karatay İlçe sınırlarında bulunan bir başka höyük, Boncuklu Höyüğün varlığı da bu gerçeği doğruluyor, zira Boncuklu Höyük tarım  ve hayvancılık açısından Anadolu ve Dünya tarihi için bir kilometre taşıdır.

Sırası gelmişken diğer bütün höyüklerde olduğu gibi Çatalhöyük’de yaşam döngüsünde zamana ve çıkan ihtiyaçlara uyum ve yenilenme söz konusu ve insanlar yaşadıkları evler eskidikçe, yetersiz kaldıkça evlerinin duvarlarını evin içine doğru yıkarak çıkan molozun üstüne yeni evler inşaa ederek katmanlar bu sayede oluşuyor, örneğin Çatalhöyük bu nedenle ilk kurulduğu zeminden terk edildiği döneme kadar 21 metre yükselmiştir, bu nedenle katmanları kaybetmemek, korumak için höyük kazıları Klasik Çağ’da kurulmuş antik kentlerine göre çok daha dikkat ve özen gerektiriyor.

Çatalhöyük sakinleri ölülerini evlerinin zeminlerin altındaki çukurlara gömüyordu.

Çatalhöyük M.Ö. 5000 yıllarında terk edilmiştir. Nedenini kimse bilmiyor ama iklim değişikliği ile  Konya Bozkırda doğan bugün kuruma tehlikesi ile yüz yüze olan Karapınar İlçesinde bulunan Hotamış Sağlığının can damarı Çarşamba Çayı’na akan höyüğün yanında akan bir kolunun kurumasıyla, ya da salgın hastalıktan kaynaklanmış olabilir, çünkü evlerinde gömülü olan insanlar hastalık salgınına neden olmuş olabilir.

Çatalhöyük bulunduğu yerin coğrafi görünümümü bir çatala benzediği için bu adla anılıyor.

Çatalhöyük’te ilk kazılar 1961-1963 ve 1965 yıllarında yapılmıştır ve halen sürmektedir.

Metin Yılmaz / NationalTurk

Büyük İskender’in Makedonyalılığı ve Gerçekler!

Exit mobile version