Uygur sözcüğü eski Türkçede Udgur kelimesinden gelmiştir ve Çin kaynakları Hudgur olarak bahseder.
Fonetik değişiklikle Udgur günümüze Uygur olarak gelmiştir.
Türkler arasında en yenilikçi ve ilerici toplum Uygurlar olmuştur ve diğer Türkler bu yönlerinden dolayı Uygurlara medeni, çağdaş anlamında uygar demişlerdir, ve Uygurlar bütün Türk topluluklarını bilgi ve becerileriyle etkileyen tek Türk toplumudur, her Türk devleti ve medeniyetinde katkıları vardır.
Peki ne oldu da bugüne Çin esaretine gelindi?
13. Yüzyılda Moğol istilasına karşı koymayıp gönüllüce girmeleri bugüne gelişlerinin başlangıcı oldu aslında.
Buna rağmen Moğollara devlet idaresi ve diplomasiyi öğreterek de özellikle Selçuklu coğrafyasında İlhanlılar olarak karşımıza çıkan Moğolların Selçuklu’ya pek çok hizmet ve eser vermelerini de o bilgi ve becerilerini aktarmanın inkar edilmez bir rolü olmuştur.
Moğollara bu teslimiyetten çıkarmamız gereken ders; Türklerin savaşcı karakterlerini kaybetmemeleri gerektiğidir, o savaşçı özelliklerini kaybeden Uygurlar sonrasında ilime ve bilime katkılarında da çok gerilemiştir.
Uygurların Moğollara teslimiyetten önce yaptıkları bir başka affedilmez hataları da Arap-Türk savaşlarında dönüm noktası olan, Talas Savaşı’nda Araplardan yana olmaları!
751’de Araplarla Çinliler arasında bugün Kırgızistan’da bulunan Talas’taki savaşta, Kırgızlarla birlikte Fergana’daki Türk boyları, Ezgişler, Türkeşler, Ciğiller ve İlhaklar daha önce Arapların sözlerini tutmamaları, özellikle Arapların 674’te Maveraünnehir’i (Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında ki Türk yurdu) ve Batı Türkistan’ı ele geçirerek Semerkant ve Buhara’da katliam yaparak pek çok Türk gencini asker diye alıp, Arap köle pazarlarında satmalarından dolayı can düşmanı olarak gördükleri Çinlileri Araplara tercih edip Çin’in yanında yer alırken, Uygurların savaşçı kollarından Karluklar biraz da bugünkü Fergana ve Özbekistan’a hakim olmak maksadıyla Araplarla ittifak kurup Çinlileri mağlup ettiler.
Bu savaşla kaybeden Çin bölgeden geri çekilince Uygurlar da bugün Türkiye’nin iki katı büyüklüğünde olan Turfan’a, yani Doğu Türkistan’a tamamen hakim oldular ama Araplarla işbirliğinin meyvesini yemeleri 1 asır bile sürmedi.
840’ta bir başka Türk toplumu Kırgızlar kuzeyden gelerek egemenliklerine son verdiler.
Türklerin ne zaman kiminle, kime karşı savaşacaklarına doğru karar veremeyen bu toplumunun asıl bilinen ve önemli özelikleri ise Türk toplulukları arasında en çok ilki, ilmi ve bilimsel gelişmeyi gerçekleştiren topluluk olmalarıdır.
Bunlara bir göz atmak gerekirse, 13 başlık altında ele aldığım başlıcaları şunlardır:
1- Göktürk Alfabesinden sonra tarihteki ikinci Türk alfabesini geliştirdiler. Örneğin Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli Savaşı’ndan sonra Özbek Hanı’na ve diğer Türk hanlarına gönderdiği zafername bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından Uygur alfabesiyle yazılmıştır ve 2. Beyazid’a kadar Uygurca alfabesiyle birlikte Osmanlı Sarayı’nda diplomatik bir dil olarak ayrıca kullanılmıştır.
2- Talas savaşı sonrası Semerkant’ta esir alınan Çinlilerden kağıt yapmasını öğrenip bugün Semerkant Kağıdı olarak bilinen Çinlilerinkinden çok daha ileri seviyede ve kalitede kağıt yaparak ahşap harflerin kullanıldığı matbaa makinesi yapmayı başardılar ve kağıt kullanarak kitaplar bastılar ve kütüphaneler yaptılar.
3- Tıpa özel bir önem verdiler, Akupunkturla tedaviyi pazarlandığı gibi Çinliler değil Uygurlar bulmuştur.
4- Astronomiye çok önem verdiler, 12 hayvanlı geleneksel Türk takvimini geliştirdiler.
5- Uzun yazmaya gerek yok, Turhanda sebzelerini herkes bilir, veya Kariz denilen yeraltı su kanallarını, ziraat, maden işleme, inşaat ve mimarlık gibi konularda uzmanlaştılar.
6- Amonyak gibi bir takım kimyasalları elde etmeyi başardılar.
7- Kamu hukuku ve özel hukuk alanında kendilerine özgü bir yargı sistem kurdular.
8- Benzerlerine ancak Avrupa’da 18. Yüzyıl’dan sonra kira, satış, vasiyet, faiz, tarımsal amaçlı toprak kiralama veya yarıcılık gibi özel sözleşme benzeri birçok ticaret ve hukuk kavramını çok önceden kullandılar.
9- Bugünkü uygulamalar gibi olmasa da pasaport ve vize uygulamalarını ilk hayata geçirenlerde Uygurlar olmuştur.
10- Tekstilde çok ileriye gittiler, sadece pamuklu ve ipekli dokumada değil, tekstil boyacılığında da ileriydiler.
11- Dans ve müzikte özgün üslupları, minyatür sanatı ve orta oyunu benzeri gösteri ve eğlence gelenekleri ile Türk tarihi içerisinde önemli bir konuma sahip oldular.
12 – Bugün Tataristan’ı kapsayan topraklarda hüküm süren İdil Bulgar Devleti 922’de İslamı her ne kadar ilk kabul eden Türk devleti olsada resmi olarak Karahanlıların İslamı ilk kabul eden devlet okarak bilinir ve Karahanlıların hüküm sürdüğü toprakların büyük bölümü Uygurların topraklardır.
13- Türk dili tarihini yazılmasını sağlayan ve Türkçenin karanlıktaki pek çok konusunu aydınlatan ve Divânu Lugâti’t-Türk’ü yazarak Türklük biliminin (Türkoloji) kurucusu olup, Türk sözlükçülüğünün atası sayılan Kâşgarlı Mahmud’un anlaşılacağı gibi Uygurların Urimçi birlikte en önemli kentlerinden olan Kaşgar’dandır.
Uygurlar 18. Yüzyıla kadar ticaret ve iyi ilişkilerle bölgesel hanlıkların egemenliğinde güzel bir hayat yaşadılar fakat 18. Yüzyılla birlikte Doğu Türkistan’a baskısını göstermeye başlayan Çin 1911’de istediğine ulaşarak Doğu Türkistan’ı kendisine bağlı valilerin yönettiği özerk bir bölgeye dönüştürdü.
Doğu Türkistan’a da Şincan (Çince’deki anlamıyla “yeni topraklar”) Bölgesi olarak adlandırdı.
1933 ve 1949 arasında iki defa bağımsız bir cumhuriyet kurma girişiminde bulunan Uygurlar başarılı olamadılar ve çok kanlı bir şekilde bastırıldılar.
Günümüzde de Çinlilerce “terörist” ilan edildiler, Nazilerin toplama kaplarının benzerlerinde toplanıp tecrit ediliyorlar, pek çok camii ve tarihi eserin yıkılması insanı kahrediyor.
Çin Bunları hep reddediyor fakat uluslararası kurum ve kuruluşlarca kanıtlanınca “Rnadikal İslamcı teröristlerdi” bahanesini üretiyor ama yıktığı yüzlerce yıllık tarihi Uygur camileri ve eserlerin terörle ne ilgisi var sorusuna cevap veremiyor.
Bütün bunlara karşın Türkiye’yi yönetenlerin ve Türk Halkının Türklerin medeniyete en çok katkısı olmuş bu topluluğu, Uygurları, Çinlilerin “Terörist ve Amerikan uşağı” ilan etmesine tepkisizliği ve Türkiye’yi Dış Türklerin koruyucu hamisi olma durumundan hızla uzaklaştırıyor ve Türk Halkının Uygur Türklerine karşı yapılan baskılara tepkisizliği gerçekten şaşırtıyor ve üzüyor.
Metin Yılmaz – NationalTurk