Roma İmparatoru Diocletianus’un Kayıp Başkenti Nikomedia, İzmit
NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "Roma İmparatoru Diocletianus'un Kayıp Başkenti Nikomedia, İzmit" başlıklı yazısı;
İzmit Anadolu uygarlıkları arasında Trakya kökenli Bitinlilerin Kocaeli, Adapazarı ve Bursa çevresinde kurdukları Bitinya Krallığı’nın başkenti olarak M.Ö. 264 Bitinya Kralı I. Nikomedes tarafından kendi adını vererek kurduğu tarihi Nikomedia’dır.
İzmit’ten önce ilk olarak M.Ö. 712-11 yıllarında Megaralı Yunanlılar tarafından bugünkü Başiskele’de Astakus, aynı zamanda Olbia olarakta bilinen kent kurulmuştur.
Büyük İskender’in ölümünden sonra Astakus, İskender’in haleflerinden Diadochoi Lysimachus (M.Ö. 360 – M.Ö. 281) tarafından tahrip edilmiş ancak Astakus küllerinden yeniden doğmuş ve M.Ö. 264 yılında I. Nikomedes tarafından Astakus’un karşısında bugünkü İzmit’in olduğu yere Nikomedia adı altında yeniden kurulmuştur.
Nikomedia altın çağını MS 286 yılında Tetrarşi sistemini getirerek Nikomedia’yı Bitinya’nın ve Roma İmparatorluğu’nun doğu kısmının başkenti yapan İmparator Diocletianus döneminde yaşamış ve şehir 46 yıl imparatorluğun doğu kısmının başkenti olarak hizmet vermiştir.
Bir diğer önemli Bitinya kenti olan Nikea, modern İznik, Hıristiyanların erken döneminde Hristiyanlar için iyi bir şöhreti varken Nikomedia, 4. yüzyılın başlarında meydana gelen Diocletianus’un Hıristiyanlara yönelik zulmünün merkezi olması nedeniyle kötü bir şöhretle anıldı.
Hristiyanların en önemli azizelerinden olan Nikomedia’nın ünlü sakinlerinden Azize Barbara’nın yaşadığı zulümleri hatırlayın.
Nikomedia, Azize Barbara’nın yanı sıra, tarih boyunca Nikomedia’lı Adrian, Nikomedia’lı Anthimus, Arrian, Nicomedia’lı Juliana, Michael Psellos ve Aziz George gibi bazı önemli şahısların doğdoğu veya yaşadığı bir kentir.
Bu yazıda bahsettiğimiz Nikomedia’nın kalıntıları bugünkü İzmit’in Çukurbağ semtinin altında yatıyor ve devam eden kazılarla pek çok önemli eserler gün yüzüne çıkarılmıştır, çıkarılan eserler İzmit’in geçmişinin nasıl zengin olduğunu göstermeye yetiyor.
Devam eden kazılarda, Roma imparatorluk dönemine ait tarihi ve mitolojik sahneleri taşıyan, geniş ölçüde korunmuş antik boyaya sahip çok renkli kabartmalar ortaya çıkarıldı ve bu eşsiz eserler İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde ziyaretçilerini bekliyor.
Arkeolog ve sanat tarihçilerine göre imparatorluk kompleksinin sanat ve tarih açısından üç büyük önemi vardır:
1️⃣ Çukurbağ imparatorluk kompleksi, Roma İmparatorluğu’nun kayıp başkenti Nikomedia’nın bulunduğu yerdir.
2️⃣ Rölyefler, klasik sanatta bugüne kadar bulunmuş en iyi korunmuş renk örneklerinden biridir.
3️⃣ Kabartmaların üslup ve özelliklerinin Klasik Sanattan Ortaçağ Sanatına geçişte dönüm noktası olduğu düşünülmektedir.
Not; Günümüzde Düzce ili Konuralp olan Bitinya kenti Prusias ad Hypium’da 1931’de bulunan Roma dönemi 2. Yüzyıla ait Roma mitolojisinde Fortune, Yunan mitolojisinde Tike diye adlandırılan Şans Tanrıçası heykeli muhteşemliği kadar İzmit Çukurbağ rölyefleri gibi renkleri çok iyi bir şekilde bulundu, dolayısıyla Bitinya’da elde edilen boyaların diğer bölgelere göre çok daha sağlam ve farklı yapıldığını düşünüyorum şahsen, zira daha az yağmur alan ve rutubetin çok daha az olduğu bölgelerle kıyas edildiğinde rutubetin ve yağmurun bol olduğu Bitinya’da renklerin günümüze bu kadar canlı ulaşmasını tesadüf olarak görmüyorum.
Tarihi İzmit Tren Garı’nın yanında, gar kompleksinin bir parçası olarak Osmanlı’nın sön döneminde Almanların yaptığı bina 2007’den beri müze olarak hizmet veriyor ve Türkiye’de en güzel müze bahçesine de sahip olan müzenin bahçesinde de çok kıymetli eserler sergileniyor ve bunlarda biri Mevsim Heykelleri ve diğer eserlerden ziyade bu yazıda Mevsim Heykellerini ayrıntılı olarak ele aldım!
İzmit Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi’nin bahçesinde, giriş kısmında bulunan M.Ö. 2. Yüzyıla ait Roma dönemine ait Mevsim Heykelleri, Yaz, Kış ve Sonbaharı temsil etmektedir. İlkbahar heykeli ne yazıkki bulunamaştır fakat Sonbaharı temsil eden heykelin aynı zamanda İlkbaharı temsil ettiğini düşünenler de vardır.
Bu heykellerin bir havuzun parçaları olduğu düşünülüyor ve eğer bir havuzun parçaları ise İlkbahar gerçekten bulunamamıştır, çünkü havuzun dört bir köşesinde birer heykel olsa gerek!
Mevsim Heykellerini diğer heykeller, buluntularla birlikte düşünüldüğünde Roma döneminde Bitinya’nın merkezi olan İzmit ve çevresinin ihtişamının sanılandan daha büyük olduğunu gösteriyor.
Kandıra’da bulunan bu üçlü heykel daha önce fuar alanında sergilendikleri yerde sağda bulunan Sonbahar heykelinin başı 2001 yılında çalınmış ve yurt dışına kaçırılmıştır, fakat dönemin Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin kararlı tutumu sayesinde Interpol tarafından Almanya, Münih’te bulunmuş ve 2008’de tekrar yurda getirilmiş ve 2007’da bugünkü yerine taşınan İzmit Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzenin girişine taşınan Mevsim Heykelleri’nden Sonbahar tekrar başına kavuşmuştur.
(Bana göre Müzenin girişinde değil içerde sergilenmeleri gerekir.)
1️⃣ Yaz, sağ omuzunda broş ile tutturulmuş Khylamus (kumaş parçası) giymiştir, elinde orak ve bir demet buğday başağı tutuyor.
2️⃣ Kış, vücudunu ve başını örttüğü kıyafetten (Himation) ve açıkta kalan sol kolunda soğuktan koruduğu bir tavşandan dolayı Kış’ı temsil ettiği düşünülüyor.
3️⃣ Sonbahar, sol omuzuna tutturulmuş bir broş ile Khylamus (kumaş parçası) giymiştir başında sarmaşık çiçeği olan bir bant ve elinde tuttuğu girlanddan (askılı çelenk) dolayı ilkbaharı da temsil ettiğini düşünenlerin olduğu bu heykel Sonbahar’ı temsil ediyor.
Birer kaide üzerinde bulunan bu üç heykelden Yaz ve Sonbahar belden aşağı çıplak olarak yapılmış.
İzmit, Kocaeli ilinin merkezi olup eserler İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir ve Kocaeli sadece sanayi kenti değil, çok zengin bir geçmişiyle kıymeti bilinmeyen çok önemli bir kentimizdir ve üstelik bu yazıda Türk tarihindeki önemine hiç değinmiyorum.
Metin Yılmaz – NationalTurk
Metin Yılmaz: İsrail Başbakanı Moşe Şaret Çanakkale Gazisidir