Gündem

Veterinerler ‘uyutma’ yasasına uymayacak

Sokak hayvanlarının, özellikle köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde 'uyutulmasına' ilişkin hazırlık aşamasında olduğu belirtilen yasal düzenleme büyük tepki çekti. Konuyla ilgili Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nden açıklama geldi.

Seyşeller

AK Parti’nin hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle, sokak hayvanlarının, özellikle köpeklerin, 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde ‘uyutulmasına’ ilişkin hazırlık aşamasında olduğu belirtilen yasal düzenlemeye tepkiler çığ gibi büyüyor. Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) konuyla ilgili açıklama yaptı.

Veterinerler, TBMM’ye sunulacağı belirtilen ve sokakta yaşayan hayvanların 1 ay içerisinde sahiplenilmemesi halinde uyutularak öldürülmesini öngören yasaya uymayacağını açıkladı.

Veterinerlerden açıklama geldi

Veterinerler ‘uyutma’ yasasına uymayacak

Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) tarafından yapılan açıklama şöyle:

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın iş birliğinde Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasa değişiklik tasarısı hazırlandığını, teklifin önümüzdeki haftalarda TBMM’ne geleceğini basından öğrenmiş bulunuyoruz.

Değişiklik taslağı hazırlanırken Türk Veteriner Hekimleri Birliği veya herhangi bir meslek odamızın görüşü alınmamıştır. Basındaki haberlerden edindiğimiz bilgilere göre; bu taslakla getirilenlerin daha önceki değişiklikler gibi sahadan ve bilimsellikten uzak, uygulanması mümkün olmayan, toplum vicdanını rahatsız eden değişiklikleri içerdiği ve ülkemize bu alanda bir 20 yıl daha kaybettireceği kaygısı taşımaktayız.

2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu öncesinde, sahipsiz hayvanlar maalesef insani olmayan yöntemlerle yok edilmekteydi. Ancak gelişen toplumsal bilinç ve itirazlar sonrası  5199 sayılı kanun çıkarılmış ve her türlü itlaf yasaklanmıştı. 5199’a göre yerel yönetimler geçici bakımevi kuracak, sahipsiz hayvanların tedavisi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirerek, kısırlaştırıp, aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakacaktı. Yani yerel yönetimler sahipsiz hayvanların sağlıklı yaşamaları ve refahlarını sağlamakla görevlendirildi. Ancak kanuna rağmen yerel yönetimler birkaçı dışında maalesef kanunda geçen yükümlülüklerini ve sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Seçimden seçime sahipsiz hayvanları hatırlayan yerel yönetimler sahipsiz hayvanlar için kaynak ayırmak yerine tüm yükü kurumlarda çalışan veteriner hekimlerin üzerine bırakmışlardır.

Sahipsiz hayvan popülasyonunun artmasının en büyük nedenlerinden biri yerel yönetimlere Hayvanları Koruma Kanununun herhangi bir cezai yaptırım getirmemesi olmuştur. Kanunun 2021 yılındaki revizyonu da cezasızlığı devam ettirmiş, “Geçici Madde 4 – (Ek:9/7/2021-7332/16 md.) Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu yetmiş beş bini aşan belediyeler 31/12/2022, diğer belediyeler ise 31/12/2024 tarihine kadar ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen hayvan bakımevlerini kurmakla yükümlüdür.” hükmüne rağmen yerel yönetimlerce gereken adım atılmamıştır.

Özet olarak; kanun çıkarılmış, sorumluluk verilmiş ama denetim yapılmamış, bütçe ayrılmamış, kanununun gereğini yapmayanlara yaptırım uygulanmamıştır.

Gelinen noktada ise sahipsiz hayvanların popülasyonu artmış, her biri mahalle sakini olan sahipsiz hayvanlarımızın hayvan refahına uygun olmayan barınak adı altındaki yerlere toplatılması, kısırlaştırmanın maliyetli olacağı gerekçe gösterilerek hayvanların dişi-erkek olarak ayrılması, barınaklara toplanan hayvanların sahiplendirilmeye çalışılması, 30 gün sonra sahiplenilmeyenlerin ise ötanazi yapılarak öldürülmesi gündeme getirilmektedir. Bu düşüncenin 2004 yılı öncesi sokaklarda yapılan itlaflardan hiçbir farkı yoktur. Sahipsiz hayvanlar ile ilgili en çok gündeme getirilenlerden ve itlafa zemin hazırlamak için kullanılan argümanlardan biri de kuduz ve diğer hayvanlardan insanlara geçen zoonotik hastalıklardır. Oysa Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bilinenin aksine Kuduz kontrolü açısından, sahipsiz köpeklerin itlaf edilmelerine geniş ölçüde karşı çıkmaktadır.

Hipokrat’tan günümüze evrensel hekimliğin en önemli değerlerinden biri “önce zarar verme”, ilkesidir. “Yararlı olma” ilkesi ise hayvanların sağlık ve refahına verilecek zararın engellenmesi ve iyiliğin artırılması halidir. Ülkemiz veteriner hekimleri veteriner fakültelerinden insanlara, hayvanlara ve içinde yaşadığı doğaya duyarlı, toplumsal refah için çaba harcayan, meslek ahlakına sahip kişiler olarak yemin ederek mezun olurlar.

Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir. Veteriner hekimler aldıkları eğitim ve ettikleri meslek yemini gereği tedavi ile ötanaziyi mümkün olduğu kadar geciktirmek, hayvan refahını sağlamak için çaba harcarlar.

Ötanazi sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabilir ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımaz. Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız. Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez. Ayrıca iletişim çağında Türkiye Yüzyılında ülkemizin uluslararası kamuoyunda algısını olumsuz olarak etkileyecektir.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak sahipsiz hayvanların itlafına sebep olacak her türlü uygulamanın karşısında olduğumuzu, bu uygulamaların hayvan refahı açısından kabul edilemez olduğunu kamuoyu ile paylaşma zorunluluğu hissediyoruz. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH), evcilleştirilmiş bir tür olan köpeklerin topluma bağımlı olduğunu, sahipsiz oldukları durumlarda dahi sağlık ve refahlarını sağlamanın etik bir sorumluluk olduğunu hatırlatmaktadır.

Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (WOAH) sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolünde “yakala, kısırlaştır, aşılat ve yaşadığı bölgeye geri bırak” yaklaşımının sahipsiz hayvanların üremesinin kontrol edilmesine yönelik bir yaklaşım sağladığını ama bununla birlikte daha önce birçok kez meslek örgütü olarak vurguladığımız önlemlerin de birlikte alınması gerektiğini ifade etmektedir.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve meslek odaları olarak çözüm önerilerimiz;

Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.

Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüklerinde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.

Geçici Bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.

İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.

Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.

Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.

Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır

Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir.

Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır

Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır

Ayrıca, sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır

Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir.

Son sözümüz şudur ki, bu yasa tasarısı son halini almadan önce, uygarlığın ilk zamanlarından beri birlikte yaşadığımız kedi ve köpekler ile  bütünleşik bir yaşamı en iyi bilen akademik meslek olarak görüşlerimizin alınması gerektiğini kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.

Türk Veteriner Hekimleri Birliği ve Veteriner Hekim Odaları

Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı: Bu bir çözüm değil

Veterinerler ‘uyutma’ yasasına uymayacak

Söz konusu yasa tasarısının henüz resmiyet kazanmadığını belirten Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, hayvanları yaşatmayı amaç edinmiş bir mesleğin mensubu olarak veteriner hekimlerin köpeklerin uyutulmasını kabul edemeyeceğini söyledi.

Henüz Meclise bir yasa tasarısının gelmediğinin altını çizen Köse, “Tabii bu iddia önemli. Sahiplendirilemeyen köpeklerin uyutulacağı söyleniyor. Bu bir çözüm değil. Veteriner hekimler olarak hayvanların uyutulmasını kabul etmemiz mümkün değil.

Çözüm için defalarca dile getirdiğimiz şey ise etkin bir kısırlaştırma çalışmasıdır. Diyelim ki, bir kentte belediye barınaklarına getirilip sahiplendirilemeyen 300 köpek, toplamda bir yılın sonunda ise 3 binden fazla köpek uyutuldu.

Bu sayı sokak köpeği sorununu çözmez. Bir an önce tüm belediyelerin barınak kurması ve toplanan sokak köpeklerinin kısırlaştırılmasının yapılması gerek. Sokak hayvanının popülasyonunu ancak bu şekilde azaltabiliriz. Ayrıca bu konuyla ilgili bir yasa tasarısı hazırlanıyorsa sürece mutlaka Türk Veteriner Hekimleri Birliği de dahil edilmelidir” ifadelerini kullandı.

İki günde 100 binin üzerinde imza toplandı

Veterinerler ‘uyutma’ yasasına uymayacak

Change.org’da ‘Katliama Hayır’ başlığıyla başlatılan kampanyayı, iki gün içerisinde 100 binin üzerinde kişi imzaladı.

Sokak köpeklerinin popülasyonunun artışında, belediyelerin 20 yıldır kısırlaştırma görevini gerektiği gibi yapmamasının da rolü olduğu vurgulanan kampanyada, hayvanları öldürmenin sorunu çözmeyeceği vurgulanıyor.

Kampanyayı başlatan Didem Kurtoğlu “Hayvanları öldürmek popülasyon sorununu çözmeyeceği gibi bizim ülkemize yakışan bir yöntem de değil. Bize acilen kalıcı çözümler lazım, katliam değil” diyerek çözümün kısırlaştırma seferberliği yapılması ve evcil hayvan satışının yasaklanmasından geçtiğini savundu.

Kampanyayı imzalayanlar da yorumlarıyla planlanan yasa tasarısına tepki gösterdi. İmzacı Nilgün Kızılkaya, “Her canlının eşit yaşam hakkı vardır. Görevini yapmayan kurumların cezası masumlara kesilmemeli” dedi. Mert Hünkar ise “Yüzlerce canın katledilmesine sessiz kalamam. Bu bir vahşettir hiçbir vicdan bunu kabul edemez” diye konuştu.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, İstanbul Nişantaşı’nda Kedilerin mama kaplarına zehirli mama bırakıldığını ve onlarca kedinin öldürüldüğünü yazdı.

Hipokrat öneriyor: Domuz gribi nedir? Domuz gribi belirtileri nelerdir?

Yunanistan Golden

Aslı

NationalTurk Haber Merkezi, En Son Haberleri Gündemi, Spor Haberlerini, Ekonomi, Seyahat, Magazin, Politika ve Son Dakika Haberlerini en doğru ve objektif şekilde size ulaştırır. NationalTurk | Objektif | Bağımsız | Farklı

Bir yanıt yazın

Maldivler Turu
Başa dön tuşu