Süleyman Soylu: Davutoğlu, ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum’ dedi
BBC Türkçe, Habertürk'te kendisini suçlayan Süleyman Soylu'nun ifadelerini haber yaparak yayınladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk TV’de Açık ve Net Özel programında, Kübra Par moderatörlüğünde; gazeteciler Merdan Yanardağ, İsmail Saymaz, Veyis Ateş ve Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlıyor.
Süleyman Soylu, Habertürk TV’de Açık ve Net Özel programı CANLI ANLATIM
Soylu, 7 Haziran seçimleri sonrasında AKP’nin diğer partilerle koalisyon görüşmelerinde dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun şiddetli tartışmalar neticesinde dengesini yitirdiğini ve bu sebeple de “Hepinizin odalarında neler konuştuğunu dinletiyorum ve biliyorum” dediğini aktardı.
Süleyman Soylu, “Bunun ne anlama geldigi apaçık ortada. Fiziki takibe dair dedikodular da iddia edildi ama karineye ulaşamadık” dedi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş biraraya geldik, ‘bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor’ dedik. ‘Bunun geri dönüşü olmayacak’ dedik.”
Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu’nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük.” from Süleyman Soylu
İçişleri Bakanı Soylu, Sedat Peker’in tecavüzle suçlandığını ve dosyanın kapatıldığını öne sürdü
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk televizyonundaki yayında organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla aranan ve yurt dışında bulunan Sedat Peker’in tecavüzle suçlandığını ve bu suçunun üstünün örtüldüğünü öne sürdü.
Peker’in evine yapılan bir baskınla ilgili 2003 yılına ait bir gazete kupürünü de gösteren Soylu, “Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor ‘Budur’ diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor” sözleriyle olayı anlattı.
Bunun üzerine gazeteci İsmail Saymaz, Soylu’nun ‘mafya pisliği’ olarak tanımladığı Peker’in 2015 yılında AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek mitingleri düzenlediğini hatırlatarak, “Ak Partililer de destek verdi” dedi.
Soylu bunun üzerine, “genellemenin yanlış olacağını” dile getirdi.
Sedat Peker ise Soylu’nun bu iddiasını Twitter üzerinden reddetti.
Soylu, Peker’e verilen korumayı ‘DHKP-C, mafya ve FETÖ’ ile ilişkili olduğunu öne sürdüğü Kadıköy’ün eski emniyet müdürü olan Nurettin Demir’e bağladı
Süleyman Soylu, Sedat Peker’e koruma verilmesiyle ilgili soruları da yanıtladı.
Soylu, Peker’e 2015 yılında koruma verilmesinin Kadıköy’ün eski emniyet müdürü olan Nurettin Demir ile ilişkili olduğunu söyledi.
Soylu, Demir’in “DHKP-C, mafya ve FETÖ adı verilen suç örgütüyle bağlantılı olduğunu” söyleyerek Demir’i daha sonra bu görevden aldığını aktardı.
Soylu koruma konusuyla ilgili olarak, “İstanbul’da verilen her korumanın kime verildiğini bu dönemde de bilemeyebilirim. Sadece özel koruma vardı, o benim onayımla verilir. Yakın koruma ise İl Emniyet Müdürü tehditleri belirler, öyle verilir. Benim dönemimde bunun sayısı 5 bine düştü. Bunun yüzde 40’ı da hakim ve savcılarda” dedi.
Soylu, Peker’in korumasının olduğunu 2018’de öğrendiğinde ise korumanın kaldırılmasını istediğini söyledi: “İstihbarat Başkanımız, ‘Bir operasyondayız, biraz sabredin’ dedi. Operasyonun ardından da kaldırdık korumayı.”
Soylu, AKP’li Külünk ile ilgili iddialar hakkında bilgisi olmadığını söyledi
Sedat Peker, videolarının birinde eski AKP Elazığ milletvekili Fevzi İşbaşaran’ı bir milletvekilinin talebiyle dövdürdüğünü öne sürmüştü.
Kulislerde ve kimi yazılarda bu milletvekilinin AKP MKYK Üyesi Metin Külünk olduğu iddia edilmişti.
Programda gazeteci İsmail Saymaz, Külünk ile ilgili bu iddiaları da sordu.
Soylu, konuyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi ve “Her kriminal olayı biliyor değilim. Kaçmam da söylerim. Rize’de çay kaçakçılığından dolayı adam öldürüyor. Öldüren bunlar [Sedat Peker]. Mahkeme toplanıyor. Olay ortadan kalkıyor. 1998-2000. Meselenin nasıl devletin içine sirayet ettiğine anlatmak için ifade etmeye çalışıyorum. Ben bu ülkenin evladıyım. Bugün İçişleri Bakanıyım, yarın değilim. Ben bunları ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi” diye konuştu.
Peker, videolarının birinde İşbaşaran’ı dövdürdüğünü açıklamış ve “Bir tane milletvekili dostumuz var o dönem. Yanıma geldi ‘Bu namus meselesi’ dedi, ‘Böyle söylüyorlar, ben bir gidip görüşeyim, kardeşim bununla ilgilensin’ dedi. Geldi. O milletvekilinin ismini söylemeyeyim, iyi bir dostumuz, hemşehrimiz. Onu da pasifize etmişlerdi, şimdi tekrardan MKYK’ya aldılar” demişti.
Soylu: Atilla Peker, Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle gözaltına alınmalıydı
Süleyman Soylu, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’in gözaltına alınmasıyla ilgili de konuştu.
Soylu, Atilla Peker’in Sedat Peker’in itiraflarının ardından gözaltına alınmadığını ve ruhsatsız silah bulundurma ihbarı sebebiyle gözaltına alındığını söyledi.
Atilla Peker’in Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle gözaltına alınması gerektiğini söyleyen Soylu şöyle devam etti:
“Ben niye iddiaları ciddiye almayayım? Benim görevim önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an meseleye müdahale etmektir görevim.
“En ufak bir şey varsa, eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Kıbrıs içinde kim yaptıysa bedelini ödemekle mükelleftir. Bizim dönemimizde bir Hablemitoğlu, onun dışında bir tane faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz değil mi? 4,5 yıldır bakanlık yapıyorum ben, iç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi kime ait? Ne olursunuz söyleyin, eğer böyle bir şey varsa, bakın ben boş kağıda imza atmaya hazırım, terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz toros, faili meçhul cinayetler varsa, getirin boş kağıtlar getirin istifa edeyim.
Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın, Kutlu Adalı’yı öldürtmek için kendisinden tetikçi talep ettiğini iddia etmişti.
Peker, bu talep üzerine kardeşi Atilla Peker’i Kıbrıs’a gönderdiğini, ancak sonradan Korkut Eken ile görüştüğünde “başka bir ekibin Adalı’yı öldürdüğünün söylendiğini” öne sürmüştü.
Soylu, Mehmet Ağar’ın bir marinada görev almasının doğru olmadığını söyledi: “48 saat içinde ben olsam ayrılırım”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya Mehmet Ağar ile ilgili sorular da yöneltildi.
Soylu, öncelikli olarak bu soruya, “Benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesinler hayatımdan vazgeçerim. Benim bir tek gayrikanuni işle ilişkim olduğunu ortaya koysunlar hayatımdan vazgeçerim. Ben bu ülkenin evladıyım. Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir fırsattır. Bizim yapmamız gereken tertemiz kalıp, onun ortaya koyduğu adımlara destek olmaktır” dedi.
Bu sözlerinin ardından Soylu, Ağar’ın bir marinada görev almasının doğru olmadığını aktararak, “Bir kardeşi olarak söylüyorum, ben olsam ayrılırdım” dedi.
Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzir’e de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim. Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum.
Sayın Ağar’ın marinada görev alması doğru mu? 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir tanesi. Küçük bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum.
Marina tartışması nedir?
Sedat Peker, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı, Gülen Yapılanması’yla ilişkili olduğu suçlamasıyla ceza alıp tahliye edilen, Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla ve Mansimov’a ait Yalıkavak Marina’yı ele geçirmekle suçlamıştı.
Hakkındaki bu iddiaları reddeden Ağar, “Biz orada olmasaydık, oraya (marinaya) mafya çökecekti” demişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu açıklama nedeniyle Ağar’a tepki göstermişti.
Tepkiler ardından Ağar, 13 Mayıs’ta bu sözleri “dil sürçmesi” olarak nitelendirerek hem Soylu hem de Emniyet Teşkilatı’ndan özür dilemişti.
Soylu, “10 bin dolar alan siyasetçi kim?” sorusuna, “Bu işin ötesi var” diyerek yanıt verdi
Süleyman Soylu, TRT televizyonunda yaptığı röportaj sırasında Sedat Peker’in bir siyasetçiye 10 bin dolar verdiğini öne sürmüştü.
Bu siyasetçinin kim olduğu sorusuna Soylu, yargıya başvurduğunu vurgulayarak yanıt verdi.
“Ben bir kere bir İçişleri Bakanı’yım. Bunun biraz daha ötesi var” diyen Soylu, başsavcının kendisini çağıracağını ve Peker ile ilgili neden daha önce işlem yapılmadığının açıklamasını isteyeceğini dile getirdi.
Soylu, Peker’in kendisi için “Benim çıkış biletimdin” dediği sözlerine ise Peker için ‘sapkın’ diyerek yanıt verdi.
Quote Message: “Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız?” Ankara’da bunu söyleyeceğim. İstanbul’da 2018’de başlayan soruşturmadan sonra 2019 Kasım ayında, suç örgütü ele başısı yurt dışına çıktı. Emniyet’ten dosya fezlekeyle Adliye’ye gitti. Adliye’den üç gün sonra yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine kadar İstanbul Emniyet Müdürü, ‘Bu dosyayı ne yapacağız’ dediği zaman ‘Gereğini yerine getirin’ dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, hukuki izahatını isteyeceğim.
Soylu: Kaftancıoğlu’nun korumasını aldım, 15 gün sonra Kaftancıoğlu DHKP/C tehdit etti. Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker’e koruma verilmesine yönelik tartışmalara değinirken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun korumalarını aldığını söyledi.
Soylu “Tehdit yoktu. Sizin tehdidiniz yok. Herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Hayır” diye konuştu.
15 gün sonra ise Kaftancıoğlu’nu DHKP/C’nin tehdit ettiğini söyleyen Soylu, “Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş” dedi.
Soylu şöyle devam etti:
“2017’de Özgür Taşdemir. Bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var. Bu kumarhaneler sebebiyle, DHKP/C baskını sebebiyle, bu tehdidi yenilediler. DHKP/C’nin kurgu tehdidi üzerine bir tehdit daha yenilediler. Ben bunu 2018’in ortalarında öğrendim. Sedat Peker’in polis koruması olduğunu öğrendim. Canan Kaftancıoğlu’nun da koruması olduğunu bilmiyorum. Ama şunu söyleyeyim; Pervin Buldan’a korumayı ben verdim. O günün eş başkanı Sezai Temelli, ona da korumayı ben verdim.”
Kaftancıoğlu: Madem tehdit yoktu öncesinde ne diye özel koruma statüsüne alınmışım?
Program devam ederken Kaftancıoğlu ise Soylu’ya Twitter’dan cevap verdi.
Soylu’ya, “Madem tehdit yoktu (kendisinden daha büyük tehdit yok bu arada) öncesinde ne diye yakın koruma ve ardından da özel koruma statüsüne alınmışım?” diye yazdı.
BBC Türkçe haberi hatırlatılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “BBC Türkçe ekonomik ve siyasi dezenformasyon kanalıdır” diyerek bu sebeple daha önce İngiltere İçişleri Bakanı’nı defalarca aradığını söyledi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yaşanan son süreçte AKP tarafından yalnız bırakıldığına dair yapılan yorumlar soruldu.
Soylu bu soruya, “Kim diyor?” diyerek yanıt verdi.
Gazeteci Merdan Yanardağ, bunun üzerine bugün BBC Türkçe’de yayımlanan bir haberi hatırlattı.
Soylu ise yanıt olarak, “Sürdürülebilir dezenformasyon var. BBC Türkçe dezenformasyon kanalıdır, hem ekonomik hem siyasi dezenformasyon kanalıdır. Ben Çalışma Bakanlığı yaptım, oradan beri takip ediyorum. Bunun için dostum olan İngiltere İçişleri Bakanı’nı defalarca aramış bir kişiyim, ‘Bakın burada bir yanlışlık var, bakın dezenformasyon yapıyor’ demişimdir. Ben kendi bakanlıklarıma sokmadım, ‘sokmayacaksınız, karşılaşmayacaksınız’, defalarca o dönem demişimdir. Bugün dünyaya gelmişiz gibi karşı karşıya kalıyoruz bazen. Kimlerin Türkiye’ye operasyon çektiğini hep beraber biliyoruz.” sözlerini sarf etti.
BBC Türkçe’de bugün yayınlanan bir haberde hükümet cephesinde Sedat Peker’in iddialarının nasıl yankı bulduğuna yer verilmişti.
Haberde yer alan iddialardan biri de Sedat Peker’in videolarında dile getirdiği, 9 Nisan 2021’de Peker’in evine yapılan baskında, küçük kızına silah doğrultulduğu ve eşinin bir polis memuru tarafından tüfekle duvara itildiğine dair sözleriydi.
İçişleri Bakanı Soylu bu iddia ile ilgili olarak geçen hafta katıldığı bir televizyon programında, Peker’in evinin arandığı baskının görüntülerini paylaşarak, “Yok kızıma şöyle yaptılar, kızıma böyle yaptılar. Gösterin bakalım videoyu, kızına ne yapılmış. Türk polisi ne yapacağını falan iyi bilir. Karısının iç çamaşırına sığınan acizler, edepsiz” demişti.
Bugün yayınlanan haberde BBC Türkçe’ye konuşan bir hükümet yetkilisi ise, “Soylu’nun o yayında söyledikleri doğru değil. O operasyonda Peker’in çocuğuna silah doğrultmak gibi aileyi rencide edici olayların yaşandığı aslında biliniyor” dedi.
Soylu: Af Örgütü’nün Türkiye’ye ilişkin işkence tespiti yok; sadece kötü muameleye ilişkin raporları var, o da uyuşturucu örgütlerine karşı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya programda Türkiye’deki hak ihlalleri ile gözaltı ve tutuklamalardaki kötü muameleye ilişkin bir soru soruldu.
Kendisinin Uluslararası Af Örgütü’nün muhatabı olduğunu ve sık sık karşı karşıya geldiklerini hatırlatan Soylu, “Her seferinde onlar Türkiye’de gideceği yerleri söylerler. Göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkence ile ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. Sistematik işkence ile ilgili önümüze bir şey koymadılar” dedi ve Af Örgütü’nün bu konulara siyasal gözlükle baktığını savundu.
Af Örgütü’nün Türkiye hakkında işkence tespiti yapmadığını ancak sadece kötü muamele ile ilgili tespitlerinin olduğunu söyledi.
Söz konusu kötü muamelelerin de uyuşturucu örgütlerine karşı olduğunu dile getiren Soylu, “Ben ‘bacaklarını kırın’ dedim ya, benden kaynaklanıyor” diye konuştu.
Af Örgütü’nden cevap
Uluslararası Af Örgütü Türkiye ise Süleyman Soylu’ya Twitter’dan Türkiye’de son yıllardaki işkence ve kötü muamele iddialarına dair acil eylem, rapor ve çağrıları paylaşarak cevap verdi.
Son yıllardaki işkence ve kötü muamele iddialarımıza dair acil eylem, rapor ve çağrılarımızı bu zincirde bulabilirsiniz👇
— Amnesty Türkiye (@aforgutu) May 24, 2021