Sokak Hayvanları Yasası ve Hayvan Kültürümüz!
NationalTurk yorumcusu Metin Yılmaz'ın bu haftaki "Sokak Hayvanları Yasası ve Hayvan Kültürümüz!" başlıklı yazısı;
Kültür öyle bir anda, bir yüzyılda oluşmaz, en az bin yılda oluşur.
Sokak hayvanları Türk kültürünün bir parçasıdır, biz kuşları çatıda, kedileri evde köpekleri bahçede kulübede besleyen ve bu hayvanları aileden kabul etmiş bir milletiz.
Camilerimizde kuşlar için yuva yapacak kadar köklü bir kültüre sahibiz.
Şehirleşme ve apartman hayatıyla hayvan kültürümüz değişikliğe uğrayarak başka güzel bir adetimizi fark ettik; sokak hayvanlarını mahallenin birer fertleri olarak kabul etmişiz.
Dün bu kültürü yok sayıp 1910’da Sivri Ada’ya köpekleri doldurup açlıktan birbirine parçalatan zihniyetin izinden gidenler bugün sadece sokak hayvanlarına değil, bütün medeniyetimize ve kültürümüze olduğu gibi sokak hayvanı kültürümüze de savaş açmış durumdalar.
Kur’an’da Kehf Suresi’nde Roma Döneminde Allah’a inanan ve yaşadıkları devrin zalim imparatoru Diocletianus’un zulmünden kaçan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernus, Debernuş, Şazenuş ve Kefeştatayyuş adlı yedi gencin ve köpekleri Kıtmir’in 300 yıldan fazla süren uykusundan bahseder.
Koskoca Roma Dünyasında bu yedi imanlı genci bırakmayan Kıtmir köpeğin vefası dahi köpekleri öldürme yasasını benimseyenler ve taraftarlarının zerre umurunda değildir.
Ordu Aybastı Perşembe Yaylası’nda bir koyun sürüsünü bekleyen bu sevimli Kangal köpekleri dost olduğumu anlayıp kendilerini sevmeme izin veriyorlar, hatta sevgi ve şefkat bekliyorlar fakat sürünün içine girmeme müsaade etmiyorlar.
Hayvanı insandan hayvan koruyor, ama bu sevimli hayvanları insandan biz koruyamıyoruz.
Çare basittir, tedavisini yap kısırlaştır ve bırak, üreme olmadığı için köpek nüfusu kısa bir süre sonra kontrol altına alınmış olur.
Kedilerin kısırlaştırılmasına ise kısmen tarafım, belli bir yaşta olan kediler kısırlaştırılabilir ama genç ve yetişkin kedilerin üremesi gereklidir zira sokaklarda kedi olmazsa fare ve sıçan olur, ki salgın hastalıkların artması gibi tehlikeyi hiç kimse unutmasın, kediler sokakların bu anlamda doktoru köpekler bekçisidir.
Hz. Muhammed’in susuz kalmış sokak köpeklerine su veren insanların Ahirette mükafatlandırılacaklarını, kediyi hapsederek aç bırakan bir kadının cezalandırılacağını belirtmesi bile hayvanlara karşı çıkarılan bu yasayı geri çekmeye vicdanen ve inandıkları dinin gereği gerekli kılıyor.
İnsanı ve canlıyı yaşatmak devletin görevi, toplumun beklentisidir.
Bu öldürme yok etme neden bu kadar popüler oldu, gücü yeten gücü yeteni öldürüyor, yok ediyor gücü yetmeyene itaat ediyor.
Böyle devam edemez çünkü bu çürümüşlüktür ve bu çürümüşlüğün içinde hayvan sever olduklarını iddia edenler ve yüksek sesle hayvan sever rolüne bürünürken diğer yandan hayvanları bulundukları ortamda tutmak, yaşam kalitesini artırmak gerekirken yok edilmelerine ön ayak olmuşlardır, örneğin İstanbul Adalar İlçesinde fayton geleneği atlarla birlikte bu tip hayvan severlerin desteği ile yok edilerek Adalar ve İstanbul’un bir kültürü ortadan kaldırılmıştır. Yapılması gereken bu hayvanların yaşam kalitesi artırılıp çalışma şartları düzeltilip, kendilerini fazla çalıştıran ve kötü muamele eden sahipleri cezalandırılması gerekirken, mekanik araç üreticileri ile işbirliği yapılarak hayvanlar cezalandırıldı.
Türk kültüründe atlar Türklerin kanadıdır, köpekler ve kediler evin sakinidir ama günümüzde Türk töresi maalesef yok hükmündedir.
Sokak hayvanları kültürümüzün bir parçası, mahallemizin sakinleridir.
Sokağında hayvan olmayan insanlarda merhamet bile olmaz.
Kültürümüzün bir parçası, sokaklarımızın dilsiz sakinlerini öldüremezsiniz.
#SokakHayvanlarıSahipsizDeğil
#YasayiGeriCek #KatliamaDurDe
Metin Yılmaz – NationalTurk