NATO’dan Ukrayna’ya Soğuk Mesaj: Trump Yönetimi Kiev’i Yarı Yolda Bıraktı mı?

NATO’dan Ukrayna’ya Soğuk Mesaj: Trump Yönetimi Kiev’i Yarı Yolda Bıraktı mı?

NATO, Ukrayna’nın üyelik sürecine ilişkin son açıklamalarıyla dikkat çekerken, ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimindeki yeni tutum Kiev’de hayal kırıklığı yarattı. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ukrayna’nın 2014 öncesi sınırlarına dönmesinin gerçekçi olmadığını ve ABD’nin Kiev’in NATO üyeliğine sıcak bakmadığını belirtti. Bu açıklamalar, Ukrayna’nın Batı’ya entegrasyonu konusunda en büyük destekçisi olarak görülen Washington’un geri adım attığı yorumlarına neden oldu.

Trump’ın Tavrı NATO’yu Şekillendiriyor

NATO’nun Ukrayna’ya yönelik son açıklamaları, Donald Trump’ın dış politika anlayışının Avrupa ittifakı üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte ABD’nin Ukrayna’ya desteği giderek sorgulanır hale geldi.

Savunma Bakanı Hegseth’in “Ukrayna’nın kaybettiği toprakları geri alma hedefi gerçekçi değil, bu sadece savaşı uzatır” sözleri, Kiev’in Washington’dan beklediği desteği bulamayabileceği yönündeki kaygıları artırdı. NATO cephesinden gelen bu mesajlar, savaşın başından beri ABD’nin Ukrayna’ya olan desteğine güvenen Kiev için moral bozucu bir tablo oluşturdu.

Trump yönetiminin Ukrayna’nın NATO üyeliğine mesafeli durması, ittifakın genel politikalarını da etkiliyor. Daha önce “Avrupa kendi güvenliğini kendisi sağlamalı” diyerek NATO’ya mesafeli yaklaşan Trump, ABD’nin Ukrayna politikasını değiştirmeye kararlı görünüyor.

Amerika  Geri Adımı, Kiev’de Endişe Yaratıyor

Ukrayna,2022’de başlayan savaşın ardından İttifak  üyeliğini bir güvenlik garantisi olarak görüyordu. Ancak NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin son açıklamaları, bu sürecin artık öncelik taşımadığını gösterdi. Rutte, “Ukrayna’ya hiçbir zaman bir barış anlaşması çerçevesinde NATO üyeliği sözü verilmedi” diyerek, Kiev’in üyelik beklentilerine karşı olumsuz bir mesaj verdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ittifaktan açık bir destek beklerken, ABD’nin mesafeli tavrı Rusya ile olası bir barış görüşmesini zorunlu hale getirebilir. Trump’ın özellikle Ukrayna’nın doğu ve Kırım’ı geri alma stratejisine yönelik “bu savaşı uzatır” yorumu, Ukrayna’nın Batı desteğiyle topraklarını geri kazanma ihtimalini zayıflatıyor.

Trump’a yakın isimlerden biri olan ABD’nin Ukrayna Özel Temsilci Yardımcısı John Coale ise, Ukrayna’nın  üyeliğinin tamamen rafa kalkmadığını ancak ABD’nin önceliğinin barış sürecine odaklanmak olduğunu belirtti. Ancak bu açıklama bile, Kiev’in hızla NATO’ya katılacağı yönündeki umutlarını iyice zayıflatmış durumda.

Ukrayna’ya Mesaj: Öncelik Barış Süreci

Atlantik Bloğu Ukrayna’ya doğrudan desteğini sürdüreceğini belirtse de, üyelik süreci konusunda net bir garanti vermiyor. Trump yönetimi, Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları sınırlandırabileceğini sinyallerken, Avrupa’daki NATO müttefikleri, ABD’nin desteği olmadan bu süreçte ilerleme kaydetmekte zorlanabilir.

ABD Savunma Bakanı Hegseth, İttifak ‘ın  Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik garantileri sunabileceğini ancak bunun tam üyelik anlamına gelmediğini ifade etti. Bu da Ukrayna’nın savaş sonrası dönemde NATO’ya değil, daha esnek bir güvenlik anlaşmasına yönlendirileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Avrupa Birliği’nden Trump’a Sert Tepki: “Ukrayna Olmadan Karar Alınamaz”

Trump yönetiminin Ukrayna politikası Avrupa Birliği’nde (AB) rahatsızlık yarattı. AB yetkilileri, ABD’nin Ukrayna’ya olan desteğini çekebileceği yönündeki sinyallerin Avrupa güvenliği açısından kabul edilemez olduğunu belirtti.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Trump’ın Ukrayna konusunda tek taraflı hareket edemeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında hiçbir şeye karar verilemez ve Avrupa olmadan da Avrupa’nın güvenliği hakkında hiçbir şeye karar verilemez. Çünkü Ukrayna’ya yönelik Rus saldırısı açık bir şekilde Avrupa güvenliğini etkiliyor.”

Benzer bir tepki de Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’tan geldi. Baerbock, Avrupa’nın Ukrayna’yı uzun vadede koruması gerektiğini ve Batı’nın birlik içinde hareket etmesi gerektiğini söyledi:

“Barış ancak Ukrayna ve biz Avrupalılar ile birlikte sağlanabilir. Ukrayna için kalıcı barış ancak güçlü güvenlik garantileriyle ve güçlü bir konumdan elde edilebilir.”

Bu açıklamalar, AB’nin Trump yönetiminin Ukrayna ile ilgili olası müzakerelerinin dışında kalmak istemediğini gösteriyor. Avrupa ülkeleri, ABD’nin tek taraflı kararlar almasını istemediklerini ve Ukrayna’nın kaderine yalnızca Washington’un karar veremeyeceğini net şekilde dile getirdi.

Trump Ukrayna’yı Yarı Yolda mı Bırakıyor?

Trump yönetiminin NATO içindeki Ukrayna politikasını değiştirmesi, Kiev’in Batı’dan beklediği güçlü desteği sorgulamasına neden oluyor.
• ABD, Ukrayna’nın NATO üyeliğine açık destek vermiyor.
• Ukrayna’nın kaybettiği toprakları geri alma hedefi, artık Washington için bir öncelik değil.
• NATO, Ukrayna’ya güvenlik desteği sunmaya devam edecek ancak bu tam üyelik anlamına gelmeyecek.
• Rusya ile müzakerelere zemin hazırlamak, Trump yönetiminin önceliği haline gelebilir.
• Avrupa Birliği, Trump’ın Ukrayna hakkında tek başına karar vermesini istemiyor.

Bu gelişmeler, Trump’ın Ukrayna’yı yarı yolda bıraktığı yorumlarını güçlendirirken, ABD’nin küresel liderlik rolünün de yeniden tartışmaya açılmasına neden oluyor.

Sonuç: NATO, ABD ve AB Ayrışıyor mu?

Trump’ın NATO içindeki Ukrayna politikasını değiştirme çabası, Batı ittifakı içinde çatlaklar oluşturma potansiyeline sahip.

ABD’nin Ukrayna’ya karşı daha mesafeli tutumu, AB’nin daha fazla inisiyatif almasını gerektirebilir. Ancak Avrupa’nın tek başına Ukrayna’ya yeterli güvenlik desteği sağlayıp sağlayamayacağı büyük bir soru işareti.

Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda net bir ilerleme kaydetmesi kısa vadede zor görünse de, Avrupa’nın Trump’a karşı nasıl bir duruş sergileyeceği önümüzdeki süreçte belirleyici olacak.