ABD Başkanı Donald Trump, görevinin ilk aylarında Gazze ve Ukrayna’daki barış çabalarında başarısız olmuş, Yemen’e yönelik askeri operasyonlar düzenlemiş ve ticaret savaşlarını başlatmıştı. Şimdi ise rotasını uzun süredir gündeminde olan İran’a çevirdi.
Donald Trump’tan diplomatik çözüm
Trump, daha önceki başkanlık döneminde imzalanan ve İran’ın nükleer programını sınırlayan 2015 tarihli Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (JCPOA) 2018 yılında çekilmişti. O tarihten sonra yeniden devreye soktuğu ağır yaptırımlarla İran üzerindeki baskıyı artıran Trump şimdi ise diplomatik bir çözüm için adım atıyor.
BBC’de yer alan habere göre, Trump yönetimi geçtiğimiz ay İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e doğrudan mektup gönderdi. Mektupta, İran ile yeni bir nükleer anlaşmanın mümkün olduğu belirtilirken, iki ay içinde mutabakat sağlanabileceği mesajı verildi. Bu kapsamda ABD ile İran yetkililerinin Umman’da doğrudan görüşmeler yapacağı açıklandı.
Trump, “Eğer İran’la yapılan görüşmeler başarılı olmazsa, İran çok büyük bir tehlike içinde olacak” sözleriyle askeri seçeneğin masada olduğunu vurguladı.
Trump’ın talepleri ise net: İran’ın nükleer faaliyetlerinin tamamen sonlandırılması, uranyum zenginleştirmeye son verilmesi, Hizbullah ve Husi milislerine desteğin durdurulması. Ancak bu taleplerin İran’da özellikle sertlik yanlısı kesimler tarafından kabul edilmesi zor görünüyor. İran cephesi, sivil amaçlı dahi olsa nükleer faaliyetlerden vazgeçmeyi “kırmızı çizgi” olarak kabul ediyor.
İran’ın içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz ise baskıyı artırıyor. Ülke yüksek enflasyon, değer kaybeden para birimi ve zayıflayan müttefikleriyle çıkış yolu arıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu ise sadece diplomatik değil, askeri çözüm için de bastırıyor. İran’ın nükleer faaliyetlerini tamamen sona erdirmesini istiyor ve Libya modeline atıfta bulunarak “her şeyin sökülüp kaldırılması” gerektiğini savunuyor.
Ancak uzmanlara göre, İran’ın yer altına inşa edilmiş nükleer tesisleri, yalnızca hava saldırısıyla yok edilemez. Bu da askeri müdahaleyi daha karmaşık ve riskli hale getiriyor.
Trump, “maksimum baskı” politikası ile zaman kazanmaya çalışsa da, uzmanlar iki ay gibi kısa sürede bir nükleer anlaşmanın imzalanmasının oldukça zor olduğunu belirtiyor. 2015’te imzalanan JCPOA anlaşmasının iki yıl süren görüşmelerle tamamlandığı hatırlatılıyor.