Trump’ın dış politika hamleleri: Panama Kanalı ve Grönland hedefte
Başkan seçilen Donald Trump, "Önce Amerika" yaklaşımıyla ticaret ve güvenlik politikalarını güçlendirme sinyalleri veriyor. Panama Kanalı üzerindeki kontrolü geri alma ve Grönland'ı satın alma talepleri, Trump’ın agresif dış politika stratejisinin işaretlerini taşıyor.
Başkan seçilen Donald Trump, “Önce Amerika” politikasıyla ABD’yi dış çatışmalardan uzaklaştırmayı ve ekonomik gücünü artırmayı hedeflediğini vurgulamıştı. Ancak son dönemdeki açıklamaları, küresel düzeyde daha agresif bir duruş sergileyeceğini gösteriyor. Trump’ın, Panama Kanalı üzerindeki kontrolü geri istemesi ve Grönland’ı satın alma önerileri, ABD’nin ticaret ve güvenlik çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını sergiliyor. Ancak bu çıkışlar, ilgili ülkelerde sert tepkilere neden oldu.
Trump: ABD’nin güvenliği için geri alınmalı
Trump, Arizona’daki bir konferansta, Panama Kanalı’nda ABD gemilerinden alınan kullanım ücretlerini “haksız ve absürt” olarak nitelendirerek, bu durumun sona erdirilmemesi halinde kanalın kontrolünü geri isteyeceğini belirtti. ABD’nin 20. yüzyılın başlarında inşasını üstlendiği ve uzun süre kontrol ettiği Panama Kanalı, 1970’lerde imzalanan bir anlaşma ile Panama’ya devredilmişti. Ancak Trump, kanalın tarafsızlığını korumanın ABD’nin ulusal güvenliği için kritik olduğunu söyledi.
Trump, özellikle Çin’in kanal üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Yanlış ellerde bu kanal, büyük bir tehdit oluşturabilir,” dedi. Çin, Panama Kanalı’nın ABD’den sonra en büyük ikinci kullanıcısı durumunda ve Panama’daki yatırımlarıyla dikkat çekiyor. 2017’de Panama, Tayvan’la diplomatik bağlarını kesip Çin’i tanıyarak Pekin yönetimi için stratejik bir zafer elde etmişti.
Uzmanlar, Trump’ın bu açıklamalarının, ABD’nin ticaret ve güvenlik politikalarındaki hassasiyetini yansıttığını belirtiyor. Latin Amerika Çalışmaları Konseyi’nden Will Freeman, Trump’ın bu çıkışlarını, Çin’in bölgedeki ekonomik etkisini sınırlama çabası olarak değerlendiriyor. Ancak Freeman’a göre, Trump’ın sözleri daha çok “tehdit edici” bir üslup taşıyor ve bu, kanal yönetimini ABD lehine ücretlerde indirime zorlamayı amaçlıyor olabilir.
Grönland: ABD’nin Kuzey Kutbu’nda Yeni hedefi
Trump’ın dikkat çeken bir diğer açıklaması ise Grönland üzerine oldu. Hafta sonu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ABD’nin Grönland üzerinde sahiplik ve kontrol hakkını “mutlak bir gereklilik” olarak gördüğünü ifade etti. Trump, bu talebi ulusal güvenlik ve küresel özgürlük gerekçeleriyle savundu.
Grönland, stratejik konumu ve zengin doğal kaynaklarıyla küresel güçlerin dikkatini çekiyor. Özellikle Kuzey Kutbu’nda ticaret yolları ve askeri varlık açısından büyük öneme sahip olan Grönland, aynı zamanda nadir toprak elementleri ve petrol gibi değerli kaynaklara ev sahipliği yapıyor. ABD, Grönland’da Pituffik Uzay Üssü’nü bulunduruyor ve burayı ulusal savunma stratejisi açısından kritik bir nokta olarak değerlendiriyor.
Rusya’nın Kuzey Kutbu’nda artan askeri faaliyetleri ve Çin’in bu bölgedeki ekonomik girişimleri, Grönland’ı daha da önemli bir konuma getiriyor. Trump, 2019’da ilk başkanlık döneminde de Grönland’ı satın alma önerisinde bulunmuş, ancak bu talep Danimarka tarafından reddedilmişti. Trump’ın son açıklamaları üzerine Grönland Başbakanı Múte B Egede, “Grönland satılık değil ve hiçbir zaman satılık olmayacak,” diyerek tepkisini dile getirdi.
Kanada şakası ve dış politikanın ipuçları
Trump, Kanada ile ilgili olarak yaptığı “ABD’nin 51. eyaleti olabilir” şeklindeki espriyle de dikkat çekti. Bu sözler daha çok mizahi bir üslup taşısa da Trump’ın dış politika yaklaşımı hakkında ipuçları veriyor. Kanada ile güçlü ticaret ilişkileri bulunan ABD, Trump’ın tarifeleri artırma planlarından etkilenebilecek ülkeler arasında yer alıyor.
Tepkiler ve olası sonuçlar
Trump’ın Panama Kanalı ve Grönland üzerindeki açıklamaları, ilgili ülkelerden sert tepkilerle karşılanırken, bu söylemlerin daha geniş bir stratejinin parçası olabileceği değerlendiriliyor. Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino, kanalın tamamen Panama’ya ait olduğunu ve öyle kalacağını vurguladı. Danimarka ise Trump’ın açıklamalarının hemen ardından Grönland için savunma harcamalarını artırma kararı aldı.
Trump’ın bu çıkışlarının, ikinci başkanlık döneminde ticaret, güvenlik ve stratejik güç dengesi konularında daha sert bir tutum benimseyeceğine işaret ettiği belirtiliyor. Özellikle Çin’in küresel etkisini sınırlandırma ve ABD’nin ticaret yollarını koruma çabaları, bu politikanın temel taşlarını oluşturuyor.
Trump’ın bu talepleri hayata geçirme olasılığı düşük görünse de, “Önce Amerika” vizyonu çerçevesinde bu tür söylemlerin ulusal güvenlik ve ticari avantaj sağlama amacı taşıdığı açık. Ancak bu yaklaşımın, uluslararası arenada ABD’nin müttefikleriyle olan ilişkilerine nasıl etki edeceği merak konusu.
ABD’den sınır dışı edilen Fabio Ochoa’nın Kolombiya’ya dönüşü, Medellín Karteli’nin kanlı geçmişini yeniden gündeme taşıdı. Kurban yakınları, Ochoa’nın suçlarla ilgili hesap vermesini ve adaletin sağlanmasını talep ediyor.
Turizm Tatil Seyahat öneriyor: Üsküp: Tarih, Kültür ve Yeni Yılın Büyüsü