Beşiktaş’ın Men Edilmesinden Kim Sorumlu?
UEFA Temyiz kurulu, BJK ve Bursaspor’un UEFA kulüp lisans ve finansal fair play düzenlemelerine aykırılık gerekçesiyle Avrupa Kupaları’ndan men etti.
UEFA Temyiz Kurulu, BJK’yi beş sezon içinde iki yıl Avrupa Kupası organizasyonuna katılmaktan men etti.
BJK’ye verilen iki yıl organizasyona katılmama cezasının ilk yılı hemen uygulanacak. BJK 2012-2012 sezonunda Avrupa Ligi’nde yer alamayacak.
BJK’nin ikinci kupaya katılmama cezası ise beş yıl için ertelendi. UEFA Temyiz Kurulu ayrıca BJK’ye verilen 500.000 Avro para cezasını 200.000 Avro’a indirdi. BJK bu cezanın 100.000 Avro’luk bölümünü hemen ödeyecek. Kalan 100.000 Avro’luk ceza ise beş yıl için ertelendi.
Bu gelişme Beşiktaş Futbol A.Ş. tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na iletildi.
UEFA Temyiz Kurulu, Bursaspor’u ise 4 sezon boyunca bir Avrupa Kupası’na katılmaktan men etti. Bursaspor’un 200.000 Avro’luk cezası ise 50.000 Avro’ya indirildi. Para cezası 4 yıl için ertelendi.
UEFA Temyiz Kurulu’nun bu iki kararı Türkiye’de şok etkisi yarattı. Oysa bu kararlar hiç de şok edici, şaşırtıcı değil.
Düzeltelim. BJK ile ilgili karar şaşırtıcı değil. Malumun ilanı oldu. Futbolla yakından ilgilenen herkes BJK’nin Avrupa kupalarından men edilmesi için gün sayıyordu.
Bursapor’a verilen ceza ise çok ağır. Bu kararın CAS tarafından bozulacağını ihtimali var. Ancak BJK’nin durumunu özellikle incelemek gerekiyor.
BJK’nin yeni başkanı Fikret Orman, evrakta sahtekarlık yapıldığını kabul etmişti. 500.000 Avro’luk cezayı ise başarı olarak yansıtmıştı. Medya da bu büyük “başarı”yı (!) alkışladı. Kimse “evrakta sahtekarlık”, “yanlış bilgi verme”, “kamunun yanıltılması” hakkında tartışmadı. Bu konuya dikkat çekilmedi. Spor medyası bu zaferden ötürü Fikret Orman‘ı kutladı ve gündemi değiştirdi.
UEFA’ya tepki gösteren medya ve fanatiklere aşağıdaki konular hakkında düşünmelerini tavsiye ederim:
BJK yalan beyanda bulunmuştur. UEFA’nın kararından sonra Beşiktaş A.Ş. hisselerinin değerinde önemli düşüş saptanmıştır. Bu düşüşten BJK yönetimi sorumludur. Hissedarlar BJK’ye dava açabilirler.
Yeni yönetim ise Yıldırım Demirören başta olmak üzere, eski yönetim kurulu üyelerine dava açmalı; savcılığa başvurmalıdır. SPK’nın yetkisi de göz ardı edilmemelidir. Fikret Orman yönetimi kulübün, hissedarların menfaati için bu hukuki yollara başvurmak zorundadır.
Aksi halde görevi ihmal suçunu işlemiş olacaklar.
BJK’nin UEFA tarafından cezalandırılmasının baş mimarının Yıldırım Demirören ve ekibi olduğu tartışmasızdır. BJK, ilgili mevzuat ve BJK’nin tüzüğü uyarınca bu yöneticilere disiplin cezaları vermelidir. Hatta bu isimlerin kulüpten uzaklaştırılması tartışılmalıdır.
TFF Kulüp Lisans Kurulu gerekli incelemeyi yapmamış ya da yapmaktan kaçınmıştır. En kötü ihtimalle, rapordaki aksaklıkları tespit etmiş ancak görmezden gelmiştir. TFF Kulüp Lisans Kurulu üyeleri görevlerini ihmal etmişler ya da görevlerini kötüye kullanmışlardır.
TFF yönetimi, Kulüp Lisans Kurulu üyelerinin hukuka aykırı fiillerinden sorumludur. Sonuç olarak, BJK’nin ceza almasında TFF’nin de sorumlu olduğu unutulmamalıdır.
TFF, BJK’nin 2012-2013 yılı lisansını almak için verdiği belgeleri kapsamlı biçimde yeniden incelemelidir. Bu dönem için verilen bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu tespit etmesi durumunda belgelerin düzeltilmesi için BJK’ye 30 gün süre tanımalı ve son çare olarak “transfer yasağı” cezası vermelidir.
TFF, yıllardan beri kulüp lisans sistemini ulusal ligler için uygulamamak için yoğun çaba harcadı. TFF, büyük kulüpleri korumak için yalana, sahtekarlığa boyun eğdi. Kulüplerin çoğunluğu finansal açıdan çökmüşken, federasyon gözlerini kapamayı tercih etti. Sonunda uluslararası yaptırımlar kapıya dayandı.
BJK’nin çöküşü yıllardır izleniyordu. Yaptırım uygulanması an meselesiydi. Şimdi Avrupa’dan yasaklanan bu kulüp ulusal ligde yarışmaya devam edecek.
Sırtını usulsüzlüğe ve devlet desteğine dayamış onlarca kulübün rekabeti sulandırdığı futbol ailesinin BJK’nin başına gelenlerden ders alacağına inanmıyorum. TFF ise büyük aktörleri korumak için Türk futbolunu kaosa sürüklemeyi bir yönetim biçimi, yönetim amacı haline getirdi.
BJK başkanı Fikret Orman, tükenmiş bir kulübe başkanlık yapmayı kabul etti.
BJK’yi zor zamanlarında yalnız bırakmayan Fikret Orman’ı tebrik etmek gerekir. Ancak bu durum, kulübe karşı iyi niyetli yaklaşımda bulunulmasını sağlamaz; kulübe ceza verilmesini engellemez. Yönetimde devamlılık esastır. Sonra gelen yönetim, önceki yönetimin günahlarından da sorumlu olacaktır.
Fikret Orman ve yönetimine düşen görev, önceki yönetimin peşine düşmek ve BJK’nin menfaatlerini korumaktır. Gerekirse köprüler atılmalı ve eski yöneticiler kulüpten uzaklaştırılmalıdır.
Hiçbir kulüp masum değil. Taraftarlar ise bu kulüplerin peşinde giderek keyfi yönetime, yayıncı kuruluş terörüne, mafyaya, şikeye dolaylı destek vermeye devam ediyorlar.
Kulüplerin yapısı iç temizliğe izin vermiyor. Kongre üyeleri kulübün çıkarlarını değil kişileri (başkanları) korumaya ant içmişler.
Taraftarlar artık gözlerini açmalılar. Kulüplerin ve TFF’nin ahbap-çavuş ilişkilerine karşı çıkmalılar. Kulüp yönetimlerinin oyuncağı, piyonu olmaya isyan etmelidirler. Bu isyanın ilk adımı ise tribünleri boş bırakmak; yayıncı kuruluşun dekoderlerini iade etmek olacak.
NOT: Beşiktaş Kulübünün son 20 yıldır Hukuk işleri ve muhtelif görevlerinde bulunan avukatların sayısı oldukça fazladır. Murat Aksu, Engin Baltacı, Ahmet Akpınar, Ali Rıza Dizdar, Ümit Öndeş, Yalçın Karadeniz, Yavuz Özertem gibi hukukçular henüz bu konu ile ilgili bir açıklama yapmamışlardır.
Kaynak: Spor & Hukuk