Bilim Kurulu Üyesi Toplumsal Bağışıklık Oranını Açıkladı
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan Türkiye'de toplumsal bağışıklık oranının sadece yüzde 2.5 olduğunu söyledi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı İlhan, Türkiye’deki koronavirüs yaygınlığını tespit etmek için seroprevalans çalışması yapıldığını, elde edilen sonuçlara göre Türkiye’de virüse karşı toplumsal bağışıklık kazanılmasına epey uzak olunduğunu belirtti.
İlhan, Haziran ayında yapılan çalışmada Türkiye’de yüzde 1.5 oranında kişide antikor olduğunu ifade ederek “Çalışmanın yapıldığı tarihte ise yüzde 2.5’luk bir PCR pozitifliği vardı. Yani çalışma örnekleminde yüzde 2.5 hali hazırda koronavirüs hastasıydı. Çalışmanın yapıldığı tarihte vakalara baktığımızda yaklaşık olarak 210-220 bin civarında bir vakamız var. O tarihte tüm Türkiye örnekleminde yüzde 1.5’lik bir antikor pozitifliği söz konusuysa, şu an vakamız 310 binlerde ise yüzde 2.5’luk bir antikor pozitifliğinden bahsedebiliriz. Yani ülkemizin yüzde 2.5’i henüz koronavirüse karşı bağışık hale gelmiş anlamı çıkıyor buradan” diye konuştu.
Toplumsal bağışıklık kazanılabilmesi için en az yüzde 50’lik bir orana sahip olunması gerektiğini bildiren Prof. Dr. İlhan şöyle devam etti:
“Yüzde 2.5 oranla toplumsal bağışıklıktan söz etmek pek de mümkün değil. Ancak aşının çıkması ile beraber en az toplumun yarısı aşılanır ve bağışık hale gelirse Türkiye’de de bir toplumsal bağışıklıktan bahsetmek söz konusu olacak.
Toplumsal bağışıklık için doğrudan toplumu hastalıkla yüz yüze bırakmak yaklaşımının doğru olmadığı söz konusu oldu. Toplumsal bağışıklığı sağlamak için en iyi yol, kişilerin hastalığı geçirmesi olmadığına göre, bu aşı olarak karşımıza çıkıyor. Aşı ortaya çıktıktan sonra önce risk gruplarına yapılacak. Sonbaharın son aylarından umutluyuz, gerek yabancı aşılarda gerekse ülkemizde üretilen aşılarda pek çok çalışma yapılıyor. Ülkemizdeki aşılar içinde yılbaşından sonra iyi haberler bekliyoruz. Yılbaşından sonra toplumun yarısının aşılanması söz konusu olursa, yüzde 50’lere yaklaşan bir oran söz konusu olursa toplumsal bağışıklıktan bahsedebiliriz. Ama vatandaşlarımızın ‘bağışıklık gelişti toplum bu hastalıktan korunuyor’ diye rehavete kapılmamaları gerekiyor.”